DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.320,96%0,56

ÇEYREK ALTIN

7.017,00%0,27

TAM ALTIN

27.981,00%0,27

ONS

3.334,69%0,33

BİST100

10.219,40%-0,06

Sabah Vakti a 02:00
Ankara HAFİF YAĞMUR 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
ad826x90

”Esir değilim, Eser’im.”

ad826x90

”Ana, arkadaş, sırdaş hiçbir şey olamadım. Ne seninle ne onunla. Yaşamımı en güzel yerinden keskin bir bıçak ile  kesip aldınız benden. Çiğneyip, çürütüp yutmadan tükürdüğünüz bir lokma benim o! ”

Türk Sineması’nın Sultanı Türkan Şoray ve Rutkay Aziz’in oynadığı Ada filmi, Süreyya Duru’nun 1988 tarihli son filmidir. Film aynı zamanda Rutkay Aziz’in ilk filmidir. Ada,;kuşların, gökyüzünün ve denizin manzarası ile başlar. Bu görüntülerle ve filmin müziği ile belleğimizde ferahlığı, umudu ve özgürlüğü çağrıştırsa da, tam karşıt bir film izleriz. Filmin açılış sekansında Eser(Türkan Şoray’ın)’in kabusu ile o görüntünün karşıtı bir mesaj verilir. Eser kabus görür ve kızı annesine sitem de bulunur. Ardından eski eşinin sitemlerini dinleriz.

Eser ve eşi boşanmıştır. Çiftin kızlarının sorumluluğu yalnızca Eser’e aittir. Babanın maddi ve manevi desteği yoktur. Fakat kızının gözünde baba adeta bir kahraman bir kurtarıcıdır. Eser’in çalışıp, çabaladıklarının sonucunda kızına sağladığı burjuva ayrıcalıkları sayesinde kızı rahat bir yaşam sürse de annesini bu değerleri terk etmediğini söyleyerek onu suçlar. Film, bir bakıma yanı başındaki kişiye sürekli olarak varlığını hatırlatma ve iletişimsizliğe odaklanır. Eser varlığını reddeden birine kendini kanıtlama çabası içerisindedir. Yeşilçam’ın klasikleşmiş biz ayrı dünyaların insanıyız klişesi burada yerini birbirini tanımlayamamış, tanıyamamış iki yetişkinin kendi oluşturdukları koşullar doğrultusunda, yalnızlaşan ve kendi kabuğuna çekilen iki kişiyi anlatır. Eser ve eski eşi ne birarada ne de yapayalnız yapamazlar. Eser’in derdini anlayabilen ne ailesi, ne arkadaşları nede kızıdır. Sadece izleyicidir. Gerek kabusları gerek ise diyalogları ile yönetmen seyirci ve Eser’in yalnızlığı arasında köprü kurar.

ZEBERCET’İN KALEMİ

Türk Sineması’nın yaşayan tek karakteri olarak adlandırılan Macit Koper, filmin senaristidir. Seni Seviyorum, Akrebin Yolculuğu gibi birçok filmin senaryosunu da yazmıştır. Türk Sineması’nın en iyi filmlerinden olan Anayurt Oteli filminde ki ”Zebercet ” karakteri ile sinemamızın en önemli isimlerinden biri olmuştur. Akrebin Yolculuğu filmi ile ”En İyi Senaryo” ödülünün sahibi olmuştur.

ad826x90

Peride Celal’in 1981’de yayımlanan aynı öyküsünden uyarlanan film, ve öykünün tarihlerine bakarsak, Eser’in eşinin 1980 sonrası ne yapacağını bilemeyişi ve arayışının sonucunda çıkışı bireysellikte aradığını görürüz. Kendisini Ada’da inzivaya çekişi, gerek aşkından, gerek kızından ve gerek ise insanlardan izole ederek kendini bireyselliğe hapseder. Ada’da resimlerini dahi kendi gibi saklar. Bir sahne de Eser’le evli oldukları dönem de kokteye katılırlar. Eşi, Eser’i yalnız bırakarak gider. Bu durumu çürümüş bir çevre olarak açıklar.

Ardından adaya saklanmaya gider. Ne çaba sarefeder, ne de aşkına sahip çıkar. Adada ümidin ve aşkın gelebileceğine inanır. Eser’in aşkı ve hayatı için çabalamaz. Devinimsiz ve boşvermişliği ile her şeyin kendisini bulacağına inanır. Eser’in hayatına devam edişi, kızını en iyi koşullarda yaşatmaya çalışması ve aşkı başka birisinde aramaya çalışmasının yanı sıra, on yıl geçse dahi eski eşini unutamaz. Vapurla söz de kızı için konuşmaya gider. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranan eski eşi ile adada yürürler. Bir genç Esir hanım hoş geldiniz der. Eser bu duruma öfkelenir.”Esir değil Eser’im ben.” Filmin en can alıcı sahnesi ve özetidir bu cümle. Kızı ve eski eşi ”şaheserim” diye bahsetse de o saygıyı duymazlar. Aralarında aşkın depreşme ihtimali olsa da bu depreşme yerini kısa süreli tutkuya bırakır. Çünkü aşk, iki kişinin emeği ile devam eden bir olgudur. Aşk, hala kimsenin tanımlayamadığı, yeniden keşfetmeye çalıştığımız, başka başka sözcüklerle anlatmaya çalıştığımız bir duygu veya düşüncedir. Eser’de bu aşka bir tanımlama yapamaz. Çelişkiler ile dolu hayatında ne kadar sorgulasa da işin içerisinden çıkamaz. Beckett yazı yazmak beni sessizliğe sürükledi der. Eser’in eski eşinin de resimler yapması onu sessizliğe itmiştir. Resimlerinde dahi yalnızdır. Eser, resimlerinde dahi insansız olduğundan bahseder. Belki resimleri ile konuşur elbette kendince , fakat orada da Eser’e yer yoktur.

YALNIZLIK SEÇİM MİDİR?

Eser ve eski eşinin karşıtlığı gerçek ve ideal olanın karşıtlığını da simgeler. Eser ne kadar istemiyorum dese de onu seviyordur. Bir sahne de ailesi ile aşkı için tartıştığını görürüz. Eser yalnız bir kadındır. Ne aşkı, ne kızı ne ailesi ne de arkadaşlarının sırtını sıvazladığı bir kadın değildir. Yalnız bir kadın, güçlü bir kadındır. Fakat kızının gözünde, annesi üstten bakan çabalamayan bir kadındır. Babası ise onun için ideal, kahraman bir babadır. Ne yazık ki film boyunca baba-kız ilişkisi göremeyiz. Yükler tamamen Eser’dedir. Eser kızının geleceği için gittiği Burgazada’da aşkının esiri olmuş ve aşkına yenik düşmüştür.

ADA’NIN SOĞUKLUĞU

Yönetmen Süreyya Duru, adayı farklı bir biçimde resmeder. Yazın  kalabalıklarıyla bilinen yüzü yerine, kışın melankolik sessizliğini seçerek filme bambaşka bir derinlik kazandırır. Film, kışın buhranlı havası, ıssız sokakları ve rüzgârla hışırdayan ağaçlarla adeta Burgazada’nın alışılmadık bir portresini çizer. Yazlık evlerin kapalı kepenkleri, insansız çay bahçeleri ve  az kalabalıklarıyla bilinen yüzü ile bilinenin aksine bir ada izleriz. Buhranlı hava, gri gökyüzü yağan yağmur, Eser ve eski eşinin ruhunun yansımasıdır. Mekan adeta karakterlerin yansımasıdır. Tıpkı Ömer kavur filmlerinde olduğu gibi mekan başrol etkisindedir.  Ada, filmde neredeyse başlı başına bir karakter gibi işlenmiştir. Sahildeki yalnız banklar, karakterlerin iç dünyalarıyla paralel bir bağ kurar. Vapur, filmde sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda uzaklaşan mesafenin adıdır. Ada, sıcak bir zaman da değil soğuk bir zaman da geçerek, Eser’in yalnızlığı ile örtüşür. Koca bir şehir de yalnız kalan ada gibi ,Eser’de çevresi kalabalık ama yalnızdır. Eser’in eski eşinin resimlerinin insansız oluşu, kendi hayatında ki boşluklardır. Çürümüş kalabalıklar değil, safi yalnızlık vardır.

ad826x90

Eser ve eski eşinin yemek sahneleri bir tür hesaplaşma olsa da yerini tutkuya bırakır. Bu hesaplaşmalar nihai bir sonuca bağlanmaz. Herkes kendi yoluna düşer. Eser, esir değildir . Adaya asıl gelişi kızı için olsa da bu durum unutulmuştur. Ada yerinde kalır ama Eser İstanbul’a yani merkezine döner.

MELTEM DEMİRKIRAN/ İSTANBUL

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İtalya’dan çocukları korumaya yönelik yapay zeka yasası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.